23 Nisan 2008 Çarşamba


“Anne, konser vereceğiz. 23 Nisan için. …… alışveriş merkezinde”
“E, tamam. Beraber gideriz.”
“Anne, biliyor musun, gazeteciler de orada olacakmış.”
“Valla?! E iyi, haber yapacaklar okulun aktivitelerini demek, ne güzel!”
“Ben şöyle arka sıralardan uzanıcam ki, görsünler beni. Şöyle de poz veririm”
“……………”


Çocuklar müzikle uğraşmalı. Hatta mümkünse bir enstrüman çalmalı. Çünkü, nota öğrenmek, müzikle uğraşmak, kişinin matematik zekasının gelişiminde oldukça etkilidir.

Demişlerdi….

Kendimin bir müzik aleti çalmış olmasının etkisine yukarıda yazılı tez de eklenince büyümekte olan minik kelebeğe erken yaşlardan bu alışkanlığı kazandırmayı kendime misyon edinmiştim. Siz deyin 3, ben diyeyim 4 sene uğraştım. En cimcime, en içindeki çocuktan vazgeçmemiş müzik öğretmenlerini bulmak için çalmadığım kapı kalmamıştı. Ancak, bu efor karşısında “pes ettim” bayrağını çekmem de uzun sürmemişti.

Artık kızımın matematik zekası Allaha emanetti. Endişeler silsilesi rahat bırakmadı. Söz bir kere söylenmiş, benim kulağıma düşmüştü. Sonuna kadar gitmek idi benim görevim. Ama insanın içinde olmayan bir şeyi sırf kendi zevkim için ortaya çıkartmak, bana üzüntü vermekten başka işe yaramamıştı.

Kızım artık çok mutlu. Hayatında herhangi bir enstrüman yok. Flüt dışında… Deliklerinden tiz ses harici bir şey üflemeyen flüt… İlkokul sıralarının en baş elemanı flüt… Arada evin içinde çınlayan flüt…

Kendi içimde yaşadığım hayal kırıklığı bir yana, yine demüzikle iç içe kızım. Tınılar beyninde, kıvırtılar kalçalarında oynamaya başladığı zaman dinlediği tarz, göbek havaları olsa da… Neyse ki, zaman geçtikçe, Türkçe pop kültüründen Avrupa, Amerika hitlerini sallayan pop(o) parçalarına terfi etmiş durumda son günlerde.

“…… Hollywood’da ….. milyon dolara, 58 odalı ev almış.”
“Her gün bir odasında uyumak isteseler, neredeyse 2 ayda tamamlarlar bütün evi.”
“Anne? İleride ben de ünlü olacağım ya, o zaman bu kadar büyük ev alabilir miyim?”
“…………….”


Enstrüman çaldırmasını sağlayamamış olsam da kızım şarkılarla inletiyor dört duvarımızı. Kimi zaman flütün o tiz sesini arar duruma geliyor olabiliriz belki ama, yine de ses etmeyip müzik ruhunun gıdası olsun yeter ki diyoruz.

Tıpkı bazı soruları karşısında sessiz kalakaldığımız gibi….

Resim Kaynak :

http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0607/images/mercek/mercek.1.4.jpg

Hiç yorum yok:

Subscribe to me on FriendFeed XING